24 Aralık 2011 Cumartesi

Adam Kendi Parası ve Malıyla Allah Nezdinden Nasıl Hırsız Olur





o    İki erkek ve iki kız çocuğu telefon bakmaya geldiler. Deniz bey, bu gelen müşterilelerle  ilgilendi.

o    Kendileri telefonu beğendiler. Vahap bey, faturayı kesti, yaklaşık bir saat sonra dükkanı deniz ile birlikte kapattık. Deniz evine gitti. Ben Vahap, yan komşumuz olan fotoğrafçıya uğradım, konuştuktan kısa bir süre sonra dışarı çıktım, tam o esnada dışarı çıkmamla telefonu alan kişilerle karşılaşmam bir oldu. Ben konuşmadım, belli ki, bir şey için tekrar gelmişlerdi. Orada dururken dükkan’ın kapandığını konuşuyorlardı, arkasını döndü bana baktı ve dedi ki kız çocuğum telefonu kullanamamış bunu değiştirmek istiyoruz. Ben onlara şöyle dedim; Deniz bey burada değil, yarın mümkünse gelir, o zaman konuşursunuz. Telefonu alan kişi bu arada, telefonu elleri arasında tutuyordu.

o    Neyse gittiler; Gece bir rüya gördüm, ben Vahap; Rüyada ben tezgah masasının önünde duran küçük masada oturuyor ya da ayaktayım tam hatırıma gelmiyor. Anne ve bir kızı da beraber Deniz beyden 20 TL kontör almışlardı. Aralarında konuşuyorlardı ve deniz beye bir şeyler söylerken çıkıp gittiler. O arada ben şunu düşündüm, bunlar 20 TL kontör aldılar parasını vermediler, onu düşünürken Deniz beye döndüm. Dedim ki, bunlar kontör parasını vermediler, dedikten sonra Deniz bey konuşmadan ben dükkanda peşlerinden fırladım, çok uzakta yürüdüklerini gördüm, şakalaşır gibi bir tarz ile gidiyorlardı. Ben emin değildim kontör parasını verip vermediklerinden, tekrar dükkana döndüm, Deniz beye sordum, kontör parasını aldın mı? Deniz bey şöyle dedi; bir şey olmaz onlar tanıdık, nasıl olsa geri gelirler ve daha sonra parasını biz alırız. Ben böyle olmaz diye düşünerek ve onlara kontör parasını vermediklerini hatırlatmak amacıyla tekrar fırladım peşlerinde. Ben yolda v aynı sırada olan dükkanların önünde geçerken, onlar birden gözden kayboldular, ışıklara vardığımda sağa sola baktım bulamadım. Rüya bu kadardı.

o    Ben Vahap dükkanı sabah açtım. Yaklaşık 12 :30 ‘a doğru dün gece telefonu satın alan adam iki kız çocuğuyla beraber geldi. Deniz beye telefon açtım, deniz bey 15 dakika sonra geldi.

o    Adam Deniz beye; biz bu telefonu değiştirmek istiyoruz dedi. Kız çocuğu kullanamıyor dedi. Deniz bey ben telefonu değiştiremem dedi. Nedenini de açıkladı. Telefonu alırsam hat takılmış bir telefon olur ve senin vicdanın el veriyorsa, sen bir müşteri olarak böyle bir telefonu alır mısın dedi. Adam dedi ki, biz siz tanıdık diyedir buraya geliyoruz dedikten sonra, hatırımız yok mu, bu kadar alış verişten sonra, tabi Deniz bey taviz vermedi, bunun mümkün olamayacağını söyledi. Akşam telefonu siz kendiniz beğendiniz dedi, rızanız olmadan ben size telefonu vermedim. Siz emin olduktan sonra kapalı kutudan telefonu çıkarıp verdim. Kız çocuğu dedi ki, akşam zaten ben emin değildim bu telefonda.

o    Bu konuşmalar olurken ben olaya hiçbir şekilde karışmadım. Adam telefonu değiştiremeyeceğini anlayınca şöyle dedi; ben bundan sonra bu dükkana uğramam. Ve benim vasıtamla gelen müşterileri de engellerim. Adam Ayrıca hakkımı helal etmiyorum dedi, deniz bey onun bu söylediklerine karşılık, senin bir hakkın üzerimizde yok dedi, verdiğin paraya karşılık mal almışsın dedikten sonra, adam eyvallah dedi çıktı.

o    Deniz bey adamın arkasını dönerken dediklerine karşı kızmıştı, ben üzülme dedim. Ve sonra ben Deniz Beye şöyle dedim; Allah onun durumunu dün gece bana göstermişti rüyamda.

o    İşte o adamın durumu Allah nezdinde:

o    Kalbime gelen hüküm şuydu, kişi başkasının malını onun rızası olmadan alır. Bunu yaparken kendi nefsinin derdine düşmüştür, onun geride bırakacağı nasıl bir yaradır pek umurunda değildir.

o    Ancak hüküm ve ilim sahibi bunu yapanı mutlaka cezasız bırakmayacaktır. Onun hesabını bu alemde verirse, o kişi kurtuluşa erer. Ancak onun hesabını burada vermeyip, ertelerse işte hak olarak kulun hakkı onun üzerinde kalır. Allah kul hakkını yiyeni affetmez, kul kendi hakkının rızasını rahmetten taraf ıslah edici olarak helal etmemişse.

o    Ve burada anlamamız gereken iki durum var. Biri, bir rüyanın zahiri (açık, görünen yüzü) kısmı, diğeri ise batın (gizli, işlerin iç yüzü) kısmıdır. Allah Teala rüyada bir hüküm karar kılmış, bu kişileri perdeli bir şekilde bana göstermiş. Ve ertesi gün ben bu olayı benzer bir şekilde yaşıyorum. Rüyada ben kontörü alan kişilere bakıyorum. Hiçbir şekilde, bu kişilerin parayı vermedikleri halde, arkasını dönüp gittiklerini görüyorum. Ancak parayı vermediklerini biliyorum, yine de bunu bir türlü söyleyemiyorum, gittikten sonra ardına düşüp onları arıyorum. Onlar çoktan kayboldular.

o    Ve bu insanlar bu işi hangi halde yaptılar diye bir soru sorarsak, onlar kontörün parasını vermediklerini biliyorlardı ve ilk fırsatta bir dalgınlık anında kendileri kontörün parasını unutturup dükkanda çıktılar.

o    Peki;bir soru, hırsız ne yapar? Hırsız mal sahibinin rızası olmadan bunu kendi nefsiyle yapar. Ortada bir suç var ve onu işleyen biri, durduk yere bir mal ortadan kaybolmaz. Bu kişiler (Anne ve kız) rüyada mal sahibini rızası olmadan malını alıp gözden kayboldular. Ve bunu biliyorlardı, bildikleri halde yaptılar. Peki bu rüya ile telefonu satın alan kişiler arasında neden böyle bir ilişki kuruyorsun diye sorarsak. Rüyayı ben kendim görmüyorum, onu taşıyıcı bir ruh getiriyor ve bu durum kesin olarak yaşanılacak, içinde bir kader yazısı yazılı, bu yazı bir uyarımı bize. Bakalım rüya neden yaşanılması gereken zorunlu bir hayattır.

o    Evet rüya bir hüküm olduğu içindir ki, yaşanılacak durum açıkça Allah tarafında kula gösterilir. Kul haklı mı, ya da haksız mı, bu rüyanın neticesi bize bir sonuç belirterek aydınlatır. Herkes bunu anlamakla yükümlü değildir. Ancak ben rüyanın neticesini hakkında bilgi sahibi olduğum için Allah bu hükmü bir rüya ile doğrulattı. Burada telefonu alan kişiler şu ayette belirttiği şekilde imtihan edildi.

o    BAKARA 2/155 Yemin olsun ki, sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvelerden eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz. Sabredenlere müjdele.

Evet insanoğlu en çok neyi kaybettiğinde üzülür, ya da öfkelenir?

Madem içindeki, kendin olan kendini tanımıyorsan bak; işte sana açılan bir kapı ile imtihan edildin. Allah’ın kader için sana sunmuş olduğu nimete razı gelmeyerek ve nefsinin hoşnutluğunu razı etmek için, onu gafletinle birleştirdin. Ve kendine layık gördüğün nefsin hoşnutluğunu olan, ve de nefsin sana hoş göstermediği ve Allah’ın senin için hayırlı kıldığı şeyden pervane bir şekilde isyan ettin. Olur ki, isyan ettiğin kişi bir veli kul ise, ne olur o zaman, hiç düşünmez misin!

ANKEBUT 29/2 İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar!

ANKEBUT 29/3 Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder