24 Kasım 2011 Perşembe


Rüyayı gören

Bülent Yalçin Selam Vahap kardeş;
arkadaşım rüyasında Ebubekir’i görmüş, Ebubekir üstü cam olan bir mezarın içindeymiş (yalnız yer Medine değil) iskelet halinde başı gövdeden ayrılmış. Diğer yerleri ayrılmamış vaziyette, arkadaşım mezara saldırıyor. Şiddetli bir şekilde ve Ebubekir’in kopan başı cam kapağa doğru havalanıyor ve bir şeyler söylüyor. Camdan sesi duyulmuyor ve arkadaşım diyor ki, senin yüzünden İslam dini ne hale geldi diye kızıyor. Bunun yorumunu hiç bir şeyi gizlemeden yaparsan hem ben, hem arkadaşım memnun olur. vesselam


Açıklama:...Vahap Karakılıç (10 Ekim 2011)
Anlamış olduğum kadarıyla arkadaşının maddi durumu gayet güzel. Arkadaşın dünya aleminin aldatıcı olan maddi unsurlarına yüz çevirip, onlarla yaşıyor. Öteki alem pek umurunda değil, çünkü kalp maneviyattan uzakta olduğunda, kişi iman için gerçekçi bir görüntü ile mucize görüp inanmak ister. Ancak mucizeler her zaman Allah tarafında kula verilmez. Mucize istemek kalbin imanını zayıflatır ve kalbin mühürlenmesine sebep olur. Kapanan manevi yollar görmeyen, işitmeyen, hissetmeyen imansız bir insana dönüşür. Bu yüzdendir ki arkadaşın ölümün ardında tekrar dirilişe inanmayan bir kalp ile edada bulunuyor. Dil ölümün ardında yaşamaya devamlılık var derken, kalpteki nur bunu, bu insanda yalanlıyor. Ayrıca zahiri (açık, belirgin) görünen çok sebepler insanın aldanmasına sebep olur. Allah kul için bu dünya aleminde bir zorluk vermişse, bil ki o sana dünya alemi yerine, ahireti verme karşılığıdır. Hz Muhammed’den sonra halifelik Hz Ali'ye geçti, ancak en son halife Ali oldu. Neden dersen, Peygamberimiz şu hadisi dile getirmiş.

Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir... Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beyt'im muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır.Benden sonra Ehl-i Beyt'im bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve tarda maruz kalacaklardır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

Dünya hayatını bir saltanat gibi düşün. O saltanatın en tepesindesin. Bu durum insana o kadar güzel görünür ki, kendini herkesten pek üstün ve değerli görürsün. Bir de halkın nazarıyla bak. Kim istemez ki böyle bir makam kendisine verilmezsin, tabi ki pek az insan istemez. Böyle bir güç ve kuvvet ve de bir sürü olanak, arzuladığın her şeye ve duruma sahipsin, istediğini yapıyorsun. Her isteğin ve arzun bir deyişle yerine getiriliyor. Hayalindeki krallığındasın, kendi krallığından emin ve güven içindesin, onu senin elinde alacak bir güç yok. Aslında şu anki Arap ülkelerinin yaşadığı devlet yöneticilerinin durumu bu krallığa pek yakışacak bir örnektir.

Saltanatın aldatıcı olan yönü ve görünmeyen yüzü şudur ki Kuran bunu şu şekilde dile getirmekte:

CASİYE 45/22 Ve Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Ta ki her benlik, kazancının karşılığıyla, hiç kimse zulme uğratılmaksızın, yüz yüze getirilsin.

CASİYE 45/23 Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?

CASİYE 45/24 Dediler ki: "Şu dünya hayatımızdan başkası yok. Ölüyoruz, diriliyoruz. Bizi zamandan başkası helâk etmiyor." Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Sadece sanıda bulunuyorlar.

Demek ki insan bu dünyanın zahiri olan şahşahalı ve gösterişli olan yüzüne aldanıyor. Görkem veren bu olanaklar, insanın bir karınca kadar değerli bir varlık oluşundan çıkarıyor. Nispeten bir hayvana dönüyorsun. Hayvan ise, bir şuur ile hareket etmez. Bilinçsiz bir hayvan etrafına zarar verir. Misal; baharda bir ineği otlağa saldığında, o inek yeşil ve taze görünen her yere saldırır ve ondan faydalanmak ister. Bu arada etrafında girmemesi ve zarar vermemesi gereken ekili alanlarda var. Ancak, o iştah o kadar kendini lezzetlendir ki, şuursuzca hareket eden hayvan, tabi ki, yeşil gördüğü her yere saldıracak. O yeşillik onun iştahını açıyor. O inek ne onu bilir, nede fark eder, zaten düşünecek bir insan aklı yok onda.

İşte pek değerli ve ehemmiyetli olan bu alem, insan için geçici bir misafirhanedir. Bu misafirhanede başkasının ekinine zarar vermeyeceksin. Zarar verdiğin anda her şey sana bir yeşil bahar gibi olur. Arzu ve tutkular nefsin sarhoşluğuyla oyalanır. Bu durum da seni sapıttırır. İnsan değerli bir varlıkken, değersiz bir hayvan (aklını kullanmayan aşağılık insan) durumuna düşer.

Her askeriyenin levazım depoları var, talim zamanı gelince bu depolarda ihtiyacını karşılarlar. Gereken erzak ihtiyacını bu levazımlar sayesinde karşılanır. Savaş zamanı gelince daha önce levazımda sakladıklarını, savaşın en kızgın anında çıkarıp, onunla yetinip korunurlar. Çünkü evvelde kendi ihtiyaçlarından fazlasını korumaya yönelik olarak depolamışlardı. İhtiyaç dahilinde ki gereçleri, gereken zamanda çıkarıp bu ihtiyaçlarını karşılayacaklardır. Ve bu iş karşısında savaşta zor duruma düşmeyecekler. Böyle bir tedbir ve önlem onların korunması için yeterli olacak.

İşte Peygamberimiz öyle bir hazineydi ki, Allah kendisine dair bu alemin sırlarının kapısını açmıştı. O da ümmetini bu şekilde kötülüklerden koruyacaktı. Bir hazine deposu idi, bu hazinen değerli oluşu ve güvenli olması için pek kıymetli zamanlarda kullanılması gerekir. Bu nübüvvet mührü kendisinden sonra Hz Ali’ye kaldı. Hz Ali’nin onu koruması lazımdı. Çünkü bu savaşın en kızgın anında, insanın korumasına yönelik olarak, korunması ve saklanılması gereken bir değerli hazine idi. Muhammed Efendimiz daha hayatayken bunu Ali’ye bildirmiş ve kendisinde sonra Ali- Beyt’in başına geleceklerini haber vermiş. Bu hazine Nübüvvet Mührü olduğu için saklanıp koruma altına geçmişti. Ali-Beyt’e saltanat bir açıdan haram kılındı. Gereken şey onlar için saklanılması lazım olan Nübüvvet mührüydü. Allah ahiret karşılığında bu dünyanın krallığını (dünya saltanatı) onlardan aldı. Çünkü Nübüvvet Mührü dünyanın sonuna yakın korunup muhafaza edilmesi lazım idi.

Saltanatın Ali-Beyt’en alınmasının sebebi, nübüvvet Mührünün korunması içindi.

Nübüvvet mührü Ahir zamanda gelecek olan zata teslim edilecekti. Bu Kuran’da batın olarak, ve de gizli bir şekilde hükme bağlanılmış. Herkes bunu anlamakla yükümlü değildir. Zahiri olarak kuranda böyle bir şeye rastlamak belki zor anlaşılacak bir durumdur. Ancak, Allah’ın yeryüzündeki son Peygamberi olan Muhammed velayeti Ahir zamanda çıkacak olan oğluna teslim etmek şartıyla Allah’a yönelmiş bir vaziyette, benim Ehli Beyt’im benden sonra çok zorluk ve minnetlerle karşılaşacak diyor. Güzel olan şu ki, Peygamberimizin bundan bir kaygı ve endişesi yok. Çünkü her şeye egemen olan Allah, bu durumu Peygamberine göstermiş ve her şeyi yerli yerince sebepler doğrultusunda yaratıp göstermiş. Bu kader ile tayin edilmiş bir durum olduğunda, ahid bozulmaz ve verilen sözden asla cayma olamaz.

Kul sadece akıl yolu ile, duruma Hakim olanı bilmek ve tanımak içindir. Allah, yerde ve gökte nice nimetler var etmiş. Bu nimetler kendi döngüsü içinde evirip, çevrilerek bir düzen ve ölçüye göre hareket etmektedirler. Nasıl ki dünya kendi ekseni etrafında dönüp gece ve gündüzü meydana getiriyorsa, buna sebep olan gece ve gündüzün oluşması için ona evrende koca bir lamba olan güneşi tayin etmiş. O güneş Melekler tarafında korunmaktadır. İşte ona koruyucu olarak Melekleri tayin eden zat, bilir ki nerde bir varlık varsa, o yaratılan varlık yüzünü Allah’a çevirmemiş olmasın.

Göğe, yere ve bunların içinde bulunan her şeye hakim olan Allah elbette kulun, Yahudi, Hıristiyan, Ermeni, Rum, Rus, Alman, Hintli, Çinli, Japon, Afrikalı, yerli, alevi, Sünni, şafi, Hanbeli, ve gibi, olmasına bakmaz. Onların ne güzellik ve çirkinlik işlediğine bakıp, bunun için tövbe etmiş ise, bağışlanmış olmasına bakar. Ortak koşanlar cehennem ehlindendir, hiçbir şekilde af yoktur, onlar için. Sonsuz bir azap için cehenneme sevk edilirler. Cehennem ehli cismani ve fiziksel bir değişim içinde, bedeni cehennemin o tutuşturucu ateşine uygun bir şekilde yeniden yaratılmış olarak, oraya atılır.

KURAN’DA HER ŞEY BİR KADER ÜZERİNE YAZILMIŞ GİBİSİNDE ÇOK AYETLE KARŞILAŞIRIZ:

TAHA 20/40 "Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!"

HİCR 15/4 Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık.

HİCR 15/5 Hiçbir ümmet kendisi için belirlenen sürenin ne önüne geçebilir ne de o süreyi geriletebilir.

HADİD 57/22 Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır.

İşte her şeyin bir kader üzerine tayin edilmiş olması demek; üzerimizde her şeye ve duruma her an muktedir (güç yitiren) olan birisi var, diye hatırlatıyor. Her bir şey bir kudrete dayalı olarak işler. İşler ve haller kendi kendine olmaz. Kendi kendine olması için sebebin olmaması lazım. Ancak evrene baktığımızda sebepsiz hiçbir şeyin olmadığını görürüz. Saçını kesmek bir sebep ise, o bize kesmenin nedenini izah ediyorsa, akıl biçaresiz değildir. Akıl mantıklı olan her şeye mutlak olan bir durumu ifade ettirir. Ve tesadüfleri ortadan kaldırır. Aklınla mantıklı ve çaresiz olmayan bir olanak, olarak sana sunulan her nimette karşı nankörlük elbisesini giymek, herhalde insanın bu alemde göçerken yanında götüreceği en büyük felaket olur. İşte bunda kurtuluş olmaz, yoksa her bir şey bir imtihan için yaratılmış. Biz sadece bu dünya alemin de tanıklık yapıyoruz.

HADİD 57/28 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve onun resulüne inanın ki size rahmetinden iki nasip versin: Size, kendisiyle yol açacağınız bir ışık lütfetsin ve sizi affetsin. Allah Gafûr'dur, Rahîm'di

2 yorum:

  1. ben bir ara hz. mehdi hakkında araştırmalarda bulunduğum sıralarda, hatta onun hakkında hayır duada bulundugum sıralarda bir gece rüyamda karanlık bir gecede gözleri yemyeşil cübbeli sarıklı biri bana gülümseyerek önümden yanında aynı kendi giyimi gibi bir kaç kişiyle birlikte geçtiler. Bense sadece bakıyordum onlara. Ve rüyadan uyandığımda erken bir saattı. ama rüyamda onun olduğunu bilmiyordum. Rüyamın yorumu nedir acaba?

    YanıtlaSil
  2. Diyarbakır temizlik şirketi Sanat Temizlik, günümüzde temizlik alanında profesyonel çalışanları ile Diyarbakır’ın tüm bölgelerinde kaliteli temizlik hizmetini vermeyi hedeflemektedir.

    YanıtlaSil